GÜNESİN ÜSÜDÜGÜ YER
  AĞRI FIKRALARİ
 
ÇAMAŞIR YIKAMA.

Ağrı'ya yeni tayin olan memurun eşine hayırlı olsuna giden kadınlar, buyur edilir içeri alınır. İkram olarak bisküvi ve şay verilir. Ağrı'nın adetlerini bilmeyen yeni komşu, bir bardak çaydan sonra bardakları toplar ve kaldırır. Eve dönen kadınlar bu olaya içerlerler ve komşuyu misafir etmeye karar verirler. Börekler, çörekler, keteler hazırlanır, kuzine soba üstünde demlik demlik çay demlenir. Misafir davet edilir. İkramlar başlar. Bir çay içen misafir, teşekkür ederek içmeyeceğini söyler. Bir zor çayı daha içirilir. Bizim bayanlar başlarlar çay içmeye. Birinci demlik, ikinci demlik derken misafirin küçük oğlu dayanamaz: -Anne bu teyzelerin karnında çamaşır mı yıkıyorlar? der. Mahallenin yaşlı ninesi hemen atılır: -He oğul. Çamaşırları sabunladığ, bide çamaşırlari durliyacayiğ. .

.

--------------------------------------------------------------------------------.

.

EMME CUZİ… .

.

Tutak’ta oyun oynayan çocuklar arasında iddialaşma başlar. Çocuklardan biri: -“Kuranıma benim dediğim doğrudur.” Der. Diğer çocuk hemen eve koşar ve evden Kur’an-ı Kerimi kaptığı gibi getirir. Yemin eden çocuk : -“Beey! Getmiş anaç Kurani getirmiş. Bende emme cuzini getirecek zannettim.” demiş. .

.

-------------------------------------------------------------------------------- KARATECİ .

.

Erzurum’da Cumhuriyet Caddesinde gezen gençler kendi aralarında konuşurlarken, birisi karateyi çok iyi bildiğini, kara kuşak sahibi olduğunu anlatıp duruyormuş. O sırada karşıdan gelen iki Ağrılı ile karşılaşmışlar. Aralarında geçen tartışmadan sonra kavga başlamış. Karateciyim diye hava atan gözlerini hastanede açınca, arkadaşları: -“Ula oğlim! Sen hani kareteciydin. Kara ğuşak sahibiydin. Ne oldi bele?” Bizimki cevap vermiş: -Oğlum “Hayt” diyip havaya kağtım, sopalarla bene vurmaya başladılar. Bırağmadılarki yere enim. .

.

-------------------------------------------------------------------------------- (Aşağıdaki fıkralar Mustafa TANER'in yazmış olduğu AĞRI-ERZURUM FIKRALARI adlı kitaptan alınmıştır.) .

.

Mıhemmet Gada.

.

Tutak'ın Dadıkan, yeni adı "Aşşağı Kulecik" köyünden iki kişi kasabadan alışveriş yaparken, bir mevzuya girerler. Bunlara; - "Ula peygamberimizin adı ne?" diye sorarlar. İkiside birbirine sorar; - Ula Seyad gadam Kur'an okurken söyliyirdi ya! "Ha tamam, tamam. Aklıma şimdi geldi, Mıhemmet Gada (Büyük ata) idi." demiş. .

.

Hesso (Hasan) Dayı .

.

Ağrılı Hesso dayı, camide abdest alırken, okunan ezan çok hoşuna gider. Yanında abdest alan arkadaşına; -Aziz Allah.Ne güzel ses, kim bu? diye sorunca; - Yahu senin komşun Hacı Abdullah, şu geçen kavga ettiğiniz adam. - Tüh be! Bilseydim Hacı Abdullah'tır, hiç "Aziz Allah" demezdim." der. Hesso dayı... .

.

Şevket Bey (Şeko).

Boyacı Şeko (Şevket) Foterli, Desenli çok renkli bir kravat, gömlek alabildiğine peşmurde, ayakkabılar askeri postal, Doğubayazıtlılara; - Olan oğlum, siz kimsiniz? Benim babamın ekmeğiyle büyüdünüz! Dermiş. Meğer Şeko'nun babası Doğubayazıt'ta fırıncıymış. .

Köy Yeri!.

Mandıracı Zeki Sürmeli köylerden her zamanki gibi erken süt toplarmış. Yine bir gün sütünü almaya gittiği bir evin önünde sabahın yeni güneşi altında paltoya sarılmış oturan ev sahibine; - "Emmi hayırdır, niye bu yaz günü böyle paltoyla otirirsin?" der. Ev sahibi köylü, rahat bir cevapla; - "Zeki efendi, ne yapalım köy yeri burası yengen çamaşırlarımı yıkamış, bende bele çırıl, çıplak paltoya sarılmış kurumasini beklirim!" der ve paltoyu aralayarak gösterir vücudunu... (Kâzım Karaca'dan Dinlenerek, Kaleme Alındı.) .

İki Hop!.

Ağrılının biri lokantaya, koltuğunun altındaki ekmekle girer. İlişir arka masaların birine, oldukça kalabalık lokanta. Ekmeği yemeğe başlamadan, garsona işaret eder. - "Hop abi." (geliyorum gibisinden) der garson, Ekmeğini yemeğe başlar Ağrılı, ekmeğin yarısına gelince yine garsona işaret eder ve ikinci kez; - "Hop abi." der garson. Ağrılı yavan ekmeği bitirir, hesap vermeye gelince; - "Ne yediniz?" der kasiyer; - "İki hop, ekmeği bizden ağabey!" der Recep emmi... .

Restoran Mağazası.

Ağrılı Cano, inşaatlarda çalışmak için bir süre iş bulamaz. Günler sonra Yalova Taşköprü mevkiinde, şehir dışında kamyoncuların takıldığı benzin istasyonunun lokantasında bulaşıkçılık işine girer. Bir, iki ay sonra Cano'yu gördüğümde; "Cano nasılsın, neredesin, iş buldun mu?" diye sorduğum da; "Abe Taşköprü restoran mağazasında komiklik yapıyorum! " dedi. Meğerse Cano komi olarak çalışmaktaymış. (13 Haziran 1993) .

Beni Yanlışlıkla itenin!.

Turgut (Kollo) Yalova'dan vapuru kaçırır, ikinci vapuru beklerken kalabalık içinden bayanın biri denize düşer. Beş on kişi denize atlamaya çalışırlarsa da bizim Turgut (Kollo) bir anda denizde kadının olduğu yere atlar kadınla altlı, üstlü boğuşurlar ve dalga kenara atar bunları. Kalabalık ellerinden tutar her ikisini çeker alırlar ve Turgut'a alkış tutarlar, kurtardı gibisinden. Turgut'ta elini beline tutarak kalabalığa; "Beni yanlışlıkla denize itenin anasını, avradını!..." der. Meğer kadın Turgut'u kurtarmış. Çünkü Turgut yüzme bilmiyormuş. .

Boğa Spor.

Ağrı'nın Teyyare mahallesinde Cesim (Ceso)'nun kurduğu Boğa Spor, askeriyeden piyade alayından maç alır. Askeriyenin futbolcuları hepsi profesyonel maçın başında bir gol derken Boğa spordan da tesadüfen maçın yarısına doğru Resul bir gol atar. Ceso hemen golü atan Resule; "Sen kaleye geç, ey oynirsin!" der. Boğa Sporda kim gol atarsa hemen kaleye geçirir, iyi oynuyor diye... .

Horoz Nuri.

Halk Kütüphanesinin arkasında öğlen sıcağından kaçıp, binanın gölgesinde uzanmış yatan Horoz Nuri'ye, Dursun dayının oğlu Nako, -Ula Horoz kalk ezan okinir, cumaya gidağ." deyince, Horoz Nuri; -Al şu parayı rakı iç gel ağzın kokusunu çekiyim. Der. (Hancı Cemal Amcanın Oğlu Hakkı'dan Dinlenerek, Kaleme Alındı.) .

Dar Boğaz.

Ağrı'nın Eleşkirt ilçesi, Toprakkale köyünden Ali dayı, Ecevit hayranlarından biri... Ecevit seçim konuşmasında "Ülkeyi dar boğazdan kurtaracağız." cümlesini Ali dayı çalıştığı iş yerinde; "Bak görirmisiz, Rusya boğazları istiyir. Ecevit'te vermeyecek; Türkiye'yi boğazların şerrinden kurtaracak!" der. (Kasım Polat'tan Dinlenerek Kaleme Alındı. 13 Haziran 1993) .

Allahtan Ele!.

Ağzı Eğri Miço, sokakta gördüğü güzel mi, güzel bayana hayranlıkla bakınca; kadın elindeki çantasını kaptığı gibi Mıço'nun kafasına indirir ve Miço ya; - Utanmıyor musun, ağzını eğiyorsun bana eş...o... eşek… Ağzı Eğri Miço şaşkınlığı üstünde; - "Abla zaten ağzım Allahtan ele." der. .

Folklorcu.

Ağrı'nın Karacehennem köyünden Şatana Efendi, askere gideceği zaman askerlik yoklamasında; "Mesleğin nedir?" diye sorulunca, "Folklorcu." diyemediğinden işaret ve figürlerle göstermeye çalışır... - Nını, nay, nmı nay!.. Bar şeklini alınca, Şube Başkanı kızar; - "Piyade! Yazın Denizliye..." der. .

Otobüsün Yavruları.

İstanbul'a gelen Ağrılının biri, bir türlü yolda karşıdan karşıya geçemez. Hep zor durumda kalır. Memleketine dönünce; - "Allah kahretsin otobüsün yavrularından bir türlü karşıdan, karşıya geçemiyordum." der. (Öğretmen Muzaffer Sadıoğlu'ndan Dinlenerek Kaleme Alındı. 15 Haziran 1993) .

Hesso İle Terzi Neco.

Terzi Neco, Hesso dayıdan on bin lira elden almıştı. Günü gelince de verememişti. Dükkânının önünde yazın attığı sandalyede dışarıda oturmuş elindeki ceketi teleliyordu. Bir ara başını kaldırır Hesso dayının dükkâna doğru geldiğini görür. Toparlanıp dükkâna saklanması da fayda etmez. Hesso dayı; "Selamın aleyküm. Ola Neco, hele namazliği ver, abdestim varken namazı kaçırmayayım." der. Terzi Necati tahta namazlığı dükkânın arka bölmesine yere koyarken de düşünüyordu; bu sefer nasıl bunu atlatayım diye. Hesso dayı namaza durur. Üstündeki beyaz gömleğinin cebinden gözüken kağıt paralan gören terzi Neco, elini uzatır Hesso dayının gömlek cebine gözüken kağıt paralardan bir onbinliği çekerek; - "Hesso dayı, namazdasın amma a bu cebindeki onbinliği alim, borcum sana yirmi olsun!" deyince, ayakta namazı şaşıran Hesso (Hasan) dayı fatiha yerine ayakta ettehyati okumaya başlar yüksek sesle... (Terzi Necati'den Dinlenerek, Kaleme Alındı. Temmuz 1992, Yalova) .

Eço Dayı .

Tutak'lı Eço Dayı köyün birine giderken rampaya gelir ve yol arkadaşı Niyazi dayıya; - "Sen devam et, ben burada oturacağım, ayağım ağirir." Deyince, Niyazi dayı; -Yav biz burda ölmişmiyiğ! Deyip, Eço dayıyı rampada (yokuşta) sırtına alır ve çıkarır. Niyazi dayı yorulur ve Eço dayıyı tepede indirdikten sonra dinlenmeye koyulur. Eço dayı ise dinlenen Niyazi dayıyı bırakır; sakat ayağıyla kalan yolu daha çabuk yürür, gelir köye... (Tutak'lı Suat Uzun'dan Dinlenerek, Kaleme Alındı. 30 Mayıs 1993) .

Cehennemeye! (Cehenneme).

Bette'lerden Hesso dayı her gün ki gibi mal meydanında simsarlık işi için gidiyordu. Terzi Neco'nun dükkânının önünden geçerken; Hesso dayının suratı oldukça asıktı. Her haliyle bir şeylere bozulduğu belliydi. Terzi Neco da durumu iki lafla değerlendirmek istedi ve; - Hesso dayı nereye gidiyorsun? Neco ya bozuk bir şekilde; - Cehennemeye!... Lafı yakalayan terzi Neco; - Yahu bende de eski bir palto var, vereyim de cehennemde belki üşürsün... .

Onlar Türkçe Anlamir.

Ağrı'nın en güzel parkı olan merkez camii parkında Ağzı Eğri Miço ve arkadaşları bir yaz günü otururken, Miço; ha bire sesli, sesli yellenir. Yan masada oturan turistler, Miço yellendikçe Miço ya bakıp, bakıp yüzlerini ekşitip, burunlarını tutmaya çalışıyorlardı... Mıço'nun arkadaşlarından, hamamcı Niyazi dayının oğlu müdür Hulusi; "Oğlum turistler bağir, ayıptır kes ussuriği!" deyince, Miço çok sakin bir cevapla; - "Boş ver, onlar Türkçe'den anlamir." der. (21 Haziran 1993) .

Puro.

Ağrı'nın en büyük oteli Transit Otelidir. Üç katlıdır. Ağrı'nın zenginlerinden Halis Öztürk (Bey) bu otelde Ankara'dan gelen misafirlerini ağırlar. O zaman kokulu puro sabunları yeni çıkmıştı. Yemekten önce el, yüz yıkamak için lavaboya yönelen misafirleri için otel hizmetlisine bağırır; -Oğlum misafirlere puro getir. Hizmetlide gider otelde çalışan Kuro dedikleri hizmetliyi alır getirir. (Not: Ağrı, Tutak İlçesi Eski Kaymakamı, Eski Yalova Kaymakamı Emekli Mahir Şellaki'den Dinlenerek, Kaleme Alındı.) .

Faytoncu Kamil.

Yeni sattığı faytonun yerine, sıfır Murat taksiyi almıştı. Ağrılı Kâmilo (Kâmil) çalıştığı taksi durağında ilk aldığı müşteriyi söylenen adrese geldiğinde durup müşterinin ineceği zaman, yavaşladığından atlamasını söyler. Bunun üzerine müşteri atlar. Fakat ayakkabısının teki arabada kalır ve taksinin peşinden bağırır müşteri. Taksici (Eski faytoncu) Kâmilo arabanın camından sarkık bir şekilde; - "Ağabey taksi garaja alışıktır. Garaja gelip ayakkabını al!" der. (Şefik Alpaslan'dan Dinlenerek Kaleme Alındı. 23 Mayıs 1993) .

.

Irsssss!.

Ağrılı faytoncu Kâmil (Kâmilo) yeni aldığı taksiyle yolcuyu bırakacağı zaman, yavaşlar, sol eli direksiyonda, sağ elini de direksiyona hakim olmak için direksiyonun ortasından geçirerek, yelek cebinden bozuk para çıkarmaya çalışırken aniden gaza yüklenen ayağı ve nokta dönüşü şeklindeki eğik direksiyonla, araba şarampole yuvarlanıp takla atar. Olayın şokunda olan Kâmil'i arabadan çekip çıkarttıklarında hâlâ; atın gemini çekercesine "Irsss!" diye bağırıyormuş. Tozun du-manın içinde eski faytoncu Ağrılı Kâmilo, yeni taksici Kâmil... (Şefik Alpaslan'dan Dinlenerek, Kaleme Alındı. 23 Mayıs 1993) .

Zeko Burda Yoktur.

Subayın hanımı, Ağrılı İrfan Akbay'ın dükkânına girer; - Amca "Vok" marka çorap var mı? Tezgâhtar Zeki yemeğe gittiği için malın yerini ve fiyatını bilmeyen İrfan amca; -Yoktur, poğtur, valla bizde çoktur, ama Zeko burda yoktur." der. .

Gudik.

Tutaklı İzo dayı, İstanbul'da hanımı Kadriye ile dolaşırken hanımı; omzunda tilki kürkü olan bir hanım görür, kocasına; - İzo koş bu giden hanıma söyle, Omuzunda gudik var, dişlemesin.!" der. Koşarak gider bayana; - Anam omzunda gudik var, seni dişler haberin ola. Kadın döner elindeki çantayı var hızıyla İzo dayının kafasına indirir. Neye uğradığını şaşıran İzo dayı oracıkta öyle kalır... (Tutaklı Suat Uzun'dan Dinlenerek Kaleme Alındı. 24 Mayıs 1993) .

 
  Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı! bu sitenin tüm hakları ALİ KAYA 'ya aittir  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol